EMDR, açılımı, Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme olan bir terapi yöntemidir.
Bu terapideki amaç, geçmişte bize sıkıntı yaratan, bilinçdışımıza yerleşen; olumsuz, çarpık düşünceleri önce duyarsızlaştırarak, sonra olumluya çevirerek duygu ve davranışlarımızda düzelmeyi sağlamaktır.
Nasıl ki fiziksel bir yara aldığımızda, vücudumuz o yarayı iyileştirmek için elinden geleni yapıyorsa, duygusal yaralar aldığımızda da bu böyledir. Fakat bazı koşullarda, bu iyileşme kendi kendine gerçekleşemez ve biz farkında olmadan olumsuz duygu ve düşünceler kalıcı hale gelir. Bu noktada EMDR terapisi bu kalıcı olumsuz duyguları “duyarsızlaştırma” ve “olumluya çevirme” ile iyileştirmeyi hedefler.
EMDR terapisi bu duyarsızlaştırma ve olumluya çevirmeyi beş duyu organımızı tetikleyerek yapmaktadır. Burada, terapi dört kanal üzerinden ilerler; düşünce, duygu, anı-görüntü, beden hissi. Sahip olduğumuz bu dört kanal aracılığı ile duyarsızlaştırma yoluna gidilir. Bu duyarsızlaştırmalar, alanında uzman terapistin, parmağıyla danışanın göz hareketlerini kontrol ederek veya bu amaçla üretilen cihazın dokunsal ve işitsel hareketleri ile yapılmaktadır. Geçmişte yaşadığımız ve özümseyemediğimiz travmatik deneyimler, yeniden işlenerek hem duygusal yoğunluklarından arındırılır hem de kendimize ve yaşantılarımıza dair daha olumlu duygular ile başa çıkma becerilerimiz geliştirilir.
EMDR’ın her ne kadar “travmatik” anılar için uygulandığı belirtilse de, aslında herkes için “travma” kavramı farklıdır. Hayatımızdaki hemen hemen her acı verici, rahatsızlık verici durum veya olay travmatik olabilir. Yaşanan stresli durumlar, büyük kayıplar, travmatik izler bırakarak bizlerde panik atak, kaygı bozukluğu gibi sorunlara yol açabilirler.
Buna örnek olarak; Babasının vefat ettiği haberini 10 yıl önce, kapalı bir alanda alan kadın, ilerleyen yıllarda nedenini bilmediği “kapalı alanda kalma korkusu”nu geliştirebilir. Bu durumun nedenini bilmediği ve duyguları da sabit olduğu için bu tarz bir davranış/duygu örüntüsü oluşabilir ve problem yaşayabilir. Bu örnek travmatik yaşantıya bir örnektir.
Bu çağdaki çocuklarımız, sınav kaygısı, takıntılı davranışlar, duygudurum problemleri, depresyon, sosyal fobi, performans kaygısı çeşitli fobiler ve anksiyete bozuklukları, sosyal çevre ve arkadaş ortamında yaşanan sıkıntılar, bağımlılıklar nedeni ile emdr terapisine başvurabilirler. Özellikle günümüzde ergenlerde en çok görülen problemlerin başında, anksiyetenin, yani kaygının alt türü olan “sosyal fobi” yatmaktadır. Sosyal fobi ergenlik çağındaki çocuklarımızın kişilik gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu noktada ergenlerin kişilik gelişimini sağlıklı bir şekilde tamamlayabilmesi için duyguların gerektiği biçimde dışa vurulması önemlidir. Bahsedilen bu konularda emdr terapisi, çocuğumuzun çarpık, olumsuz ve sıkıntı veren duygu ve düşüncelerini duyarsızlaştırarak onların daha iyi bir ruh sağlığına kavuşmasını sağlamaktadır.
Ergenlik çağında çeşitli problemler yaşayan çocuğumuzu EMDR terapisi almaya yönlendirirken, aileler olarak dikkat etmemiz gereken bazı önemli noktalar vardır. Terapiyi açıklarken, “biz, birlikte, hepimiz için” gibi bütüncül ifadeler kullanılmalıdır. Mesela, “ Hepimiz destek almak için gideceğiz, daha iyi olmak için hep beraber terapi almaya gideceğiz.” şeklinde cümleler ile çocuğumuzu ilk seansa hazırlamak önemlidir. “Senin terapiye ihtiyacın var, ya da, terapi alacaksın” şeklindeki cümleler çocuğa bir sorumluluk yükleyerek kendini geri çekmesine neden olabilmektedir.
Ardından, terapide ergen için önemli olan nokta, danışman ile özdeşim kurmasıdır. İlk seans, genci tanıma, problemlerini anlama ve sorunun ne olduğunu belirlenmesi ile geçer ve seans süreci boyunca güvenilir ilişki , uzman ve ergen arasında kurulur. Bunun sonucunda ilerleyen aşamalarda EMDR terapisinde, çeşitli kişilik testleri ve envanterler ile desteklenerek ilerlenir.
EMDR Terapisi boyunca, geçmişteki sıkıntılar ve travmatik anılar olduğu kadar, gelecekte var olabilecek kaygı ve problemler üzerine de çocuklarımız ile çalışmalar yapılabilmektedir. Özellikle, sınav kaygısı, sınav öncesi bedensel ve duygusal olmak üzere çeşitli olumsuzluklar yaşayan gençlerimizin bunlarla baş etmesinde EMDR terapisi oldukça etkili bir terapi yöntemidir.
Gençlerimizin yaşadığı bu problemli olaylara bir örnek olarak, deneme sınavlarında istediği başarıyı elde edemeyen gencin özgüveninin zedelenmesi ve öfke patlamaları yaşayarak bunu dışa vurması gösterilebilir. Bu durum gencin geçmişte yaşadığı olumsuz deneyimler ile bağlantılı olabilir ve sınav, ders yoğunluğu, vb. Sebepler ile tetiklenen bu olumsuz deneyimler gencin şuan ki hayatını etkileyebilir. Bu noktada EMDR terapisine başlanılması ise, çocuklarımızın bu zorlu süreçleri zararsız atlatmasına, duygularını kabul etmesi ve onlarla başa çıkma becerileri geliştirmesinde önemli rol oynayabilmektedir.
Uzman Klinik Psikolog Berk Karaoğlu